MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ ÖĞRENCİLERİNİN DESTEKLENMESİ İÇİN İŞ BİRLİĞİ  
MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ ÖĞRENCİLERİNİN DESTEKLENMESİ İÇİN İŞ BİRLİĞİ

MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ ÖĞRENCİLERİNİN DESTEKLENMESİ İÇİN İŞ BİRLİĞİ

Millî Eğitim Bakanlığı Mesleki Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ile Mamak Belediye Başkanlığı arasında mesleki eğitim merkezlerini tercih eden öğrencilerin desteklenmesi amacıyla iş birliği protokolü imzalandı. 

Ankara Musiki Muallim Mektebi'nde gerçekleşen iş birliği protokolü imza töreninde konuşan Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, mesleki eğitim kurumlarının bir ülkenin kalkınmasında en kritik alanlarından biri olduğuna işaret ederek mesleki eğitimin 28 Şubat sürecinde uygulanan yanlış eğitim politikaları yüzünden akademik olarak başarılı öğrencilerden arındırıldığını söyledi. 
 
Söz konusu eğitim politikaları on yılı aşkın süre boyunca uygulandığı için mesleki eğitimin hem iş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu insan kaynağını yetiştirmekten uzaklaştığını kem de aynı zamanda ortaöğretimde okul terk oranlarında sosyolojik olarak çok farklı problemlerle karşı karşıya kalındığını kaydeden Özer, "Katsayı uygulaması 2012 yılında kaldırıldıktan sonra Millî Eğitim Bakanlığı bütün bürokratlarıyla mesleki eğitimi güçlendirmek için çok ciddi efor sarf ettiler." diye konuştu.
 
Mesleki eğitimin, mesleki eğitim merkezi ile mesleki ve teknik Anadolu lisesi olmak üzere Türkiye'de iki kanaldan işlediğini dile getiren Özer, sözlerine şöyle devam etti: "Mesleki ve teknik Anadolu liselerinde sektörü eğitim süreçlerinin tamamına dâhil ettik. Yani sektörün tüm temsilcileriyle müfredatı birlikte güncelliyoruz. İşletmedeki beceri eğitimini birlikte planlıyoruz. Mesleki eğitimin kalitesi için çok kritik olan, alan ve atölye öğretmenlerimizin iş başı ve mesleki gelişim eğitimlerini birlikte planlamaya başladık ve gördük ki sektör de yıllardan beri aslında böyle bir bütünleşmeyi, bir iş birliğini arzuluyor.  Eğitim verdiğimiz tüm alanlarda sektörün güçlü temsilcileriyle iş birliklerini kısa sürede tamamladık ve bir anda meslek liselerimize akademik olarak başarılı öğrencilerin yöneldiğini gördük.  Artık meslek liseleri yüzde 1'lik başarı diliminden öğrenci almaya başladı. Yani 28 Şubat sürecinin uzaklaştırmış olduğu öğrenci grubu ilk kez bu girişimden sonra meslek liseleriyle buluşmaya başladı. Yani tersine döndürülen akıntı tekrar normal yoluna girmiş oldu." değerlendirmesinde bulundu. 
 
Artık mesleki eğitimin üretim kapasitesinin artmaya başladığını belirten Özer, "Mesleki eğitimde AR-GE çalışmaları,  fikrî mülkiyetle ilgili çalışmalar yoğun bir şekilde gerçekleşmeye başladı. Artık meslek liseleri; patent, faydalı model, marka tasarım tescilleri almaya ve bunları ticarileştirmeye başladı. Meslek liselerimizle, yurt dışına ihracat yapmaya başladık. Kovid-19 salgınındaki süreci bir düşünün... Eğer meslek liselerinin o artan üretim kapasitesi olmasaydı Türkiye bu zorlu koşulları kolay bir şekilde atlatabilir miydi? Hayır.  Meslek liseleri maske üretti, dezenfektan üretti, tek kullanımlık önlük üretti, solunum cihazı üretti, maske makinesi üretti. 81 ilde, 922 ilçede bu ülkenin sağlık personelinden diğer vatandaşlarına kadar ihtiyaç duyduğu tüm ürünleri hızlı bir şekilde ihtiyaç noktalarına ulaştırdı." 
 
"Mesleki eğitime ilişkin ikinci büyük dokunuşumuz, mesleki eğitim merkezlerinde oldu." diyen Bakan Özer, "Aslında mesleki eğitim merkezleri, bizim tarihimizde çok köklü yeri olan ahilik kültüründeki çıraklık-kalfalık-ustalık eğitiminin ortaöğretim sistemindeki şekillenmiş hâli ama aynı zamanda Almanya'daki duale mesleki eğitimin de karşılığı... Yani haftada bir gün okula, diğer günler işletmeye gidilen,  hem okul temelli hem işletme temelli olmasından kaynaklanan ve eğitim alandaki istihdam oranı yüzde 88'in üzerinde olan çok önemli bir eğitim türü ama tüm çalışmalarımıza rağmen mesleki eğitimdeki, mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısını bir türlü artıramıyorduk. 87 binlerden aldığımız mesleki eğitim merkezindeki öğrenci sayısını 2021'in sonunda 159 bine ancak ulaştırabilmiştik." dedi. 
 
Mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısı, 900 bin 675'e yükseldi
Mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısını artırmak, bu merkezleri hem işveren hem de gençler için cazip bir mekanizmaya dönüştürmek amacıyla Mesleki Eğitim Kanunu'nda önemli bir değişiklik yapıldığını hatırlatan Özer, konuşmasına şöyle devam etti: "Hedefimiz, 2022 yılının sonunda 159 bin olan çırak-kalfa sayısını 1 milyona ulaştırmak. Bugün itibarıyla, on ay gibi kısa sürede Türkiye'deki çırak-kalfa sayısı, 900 bin 675'e yükseldi. Yani hedefimiz artık kasım ayında 1 milyon çırak-kalfaya ulaşmak ve aralık ayında bir milyonun üzerine çıkarmak. Artık özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin 'Çırak-kalfa bulamıyorum.' diye herhangi bir şikâyetleri yok. Türkiye'nin her noktasında artık çırakların, kalfaların işletmelerde çok görünür bir şekilde sayıları artmaya başladı. Bunun iki anlamı var. Birincisi: Artık küçük ve orta ölçekli işletmelerimiz önlerine koymuş oldukları ekonomik büyüme, gelişme ve bu ülkeye katkı verme hedeflerine çok kolay bir şekilde ulaşacaklar çünkü insan kaynağıyla ilgili ihtiyaçları bu vesileyle karşılanmış olacak. İkincisi: Tüm ülkeler için en kritik olan işsizlik oranının düşürülmesinde çok önemli bir katkı sağlayacak. OECD'nin kullandığı çok önemli bir gösterge var: 'Ne eğitimde ne istihdamda...' Yani ne eğitimde olacak, ne istihdamda olacak. Bu oranın mümkün olduğu kadar düşük olması gerekiyor. Ne için? Bir ülkenin eğitimiyle iş gücü piyasasının geçişkenliğinin performansını ölçen çok önemli bir gösterge. Yani bir genç ya eğitimde olmalı ya istihdamda olmalı. Ne eğitimde ne istihdamdaysa o zaman bir problem vardır orada. Türkiye'nin bu oranı yüzde 30'lar civarında ama OECD ortalaması yüzde 15'ler civarında. İşte bu attığımız adımla ben inanıyorum ki 2022 yılının sonunda Türkiye'nin 'ne eğitimde ne istihdamda' oranı, OECD ortalamasına yaklaşacak. Biz Millî Eğitim Bakanlığı olarak mesleki eğitimi güçlendirirken aynı zamanda genç işsizliğin azaltılmasına da çok önemli bir katkı sunmuş olacağız."
 
"Bir yılda 2 bin 50 bağımsız anaokulu açtık"
Millî Eğitim Bakanlığı olarak sadece mesleki eğitim merkezlerine değil, okul öncesi eğitime de öncelik verdiklerini dile getiren Özer, okul öncesi eğitimde 3 ve 5 yaştaki okullaşma oranlarının OECD ortalamasına ulaştırılması için seferberlik ilan edildiğini belirtti. 
 
6 Ağustos 2021'de tüm Türkiye'de 2 bin 782  bağımsız anaokulu varken hedeflerinin bir yıl içinde 3 bin bağımsız anaokulu açmak olduğunu anımsatan Özer, "Bir yıl gibi kısa sürede, 2 bin 50 bağımsız anaokulu açtık ve aynı zamanda 15 bin 500 bağımsız ana sınıfını hizmete aldık. 5 yaştaki okullaşma oranını da on ay gibi kısa sürede yüzde 78'den yüzde 95'e ulaştırdık. Hedefimiz, yıl sonunda yüzde 100'e ulaştırmak." dedi. 
 
Özer, ulaşılan rakamların eğitimde fırsat eşitliği ve okullar arası başarı farkının azaltılmasından öte bir öneme sahip olduğunu, bu önemin de istihdam parametresiyle bağlantılı olduğunu ifade etti.
 
Özer sözlerine şöyle devam etti: "İstihdama katıldığı zaman çocuğunu vereceği okul öncesi eğitim kurumunun maliyetini göz önüne alarak özellikle kadınların istihdamıyla ilgili çok önemli bir açılım sağlayacak. Sadece mesleki eğitim merkezleri değil; aynı zamanda okul öncesi eğitime ücretsiz erişim, Türkiye'nin her noktasında istihdam oranını yükselttiği gibi genç işsizlik oranını da çok düşürecek. Türkiye, eğitimle ve istihdam oranıyla ilgili çok iyi bir iyileştirmeye ulaşacak. Zaten son istihdam rakamlarına baktığınız zaman bu rakamların giderek arttığını görüyorsunuz. Mesleki eğitim merkezleri doğrudan katkı, okul öncesi eğitim de dolaylı katkı sağlıyor."
 
Halk eğitimi merkezlerinde kadınlar için 3 binin üzerinde kurs eğitimi
Destek mekanizmaları konusunda üçüncü ayağın halk eğitimi merkezleri olduğunu söyleyen Özer, halk eğitimi merkezlerinde yetişkinlere ve özellikle kadınlara 3 binin üzerinde kurs eğitimi desteğinin sağlandığını vurgulayarak şöyle devam etti: "Hedefimiz, normalde her yıl üç dört milyon vatandaşa ulaşılırken halk eğitimi merkezleri üzerinden her ay 1 milyon vatandaşa ulaşmaktı. Dokuz ay içinde 9 milyon 300 bin vatandaşımıza ulaştık. İşte bu üç ayağı güçlendirdikten sonra 2023'te çok daha farklı şeyleri söyleyebilir hâle geleceğiz." 
 
Mesleki eğitim merkezine kayıt yaptıran her gence asgari ücretin üçte biri kadar devlet olarak ücret verildiğini anımsatan Özer, yaklaşık 1.700 liranın çıraklara, 2.700 liranın da eğitimlerini devam ettirirken kalfalara ödendiğini, aynı zamanda iş kazalarına ve meslek hastalıklarına karşı da sigorta yapıldığını belirtti.
 
Özer sözlerini şöyle sürdürdü: "Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız 5 bin gencimize bu anlamda burs vermeyi taahhüt etti, bir anlaşma imzaladık. Sonra Gaziantep Şahinbey Belediye Başkanımızla anlaşma imzaladık. Sonra Erzurum, Konya ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlarımızla belediyelerimizin burs kapsamında destek vermelerini sağlamış olduk." dedi.
 
Bu kapsamda Ankara'daki ilk iş birliğini Mamak Belediye Başkanlığıyla gerçekleştirdiklerini, bu konuda öğrencilere verilecek desteğin de yüzde 100 artırıldığını belirten Özer,  "İnşallah 500 lira vereceğiz. Böylece Mamak Mesleki Eğitim merkezine kayıt yaptıran her gencimiz 1700 lira devletten, 500 lira da Mamak Belediye Başkanlığımızdan alacak dolayısıyla 2 bin 200 lira her ay cebinde olacak. Bu güzel iş birliğinin Ankara'mızın diğer belediyelerine de örnek olması temennisiyle hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum." ifadelerini kullandı.
 
Protokolle mesleki ve teknik eğitime ilişkin farkındalığın güçlendirilmesi ve ortaokul eğitimini tamamlamış 19 yaşından küçük gençlerin mesleki becerilerinin geliştirilmesi planlanıyor.
 
İmzalan protokole göre ortaokul eğitimini tamamlamış gençlere erken yaşta mesleki beceri ve yetkinlik kazandırılarak istihdam oranlarının artırılması amaçlanıyor. 
 
Konuşmaların ardından Gençlerin Mesleki Eğitimlerini Destekleme İş Birliği Protokolü, Bakan Mahmut Özer ve Mamak Belediye Başkanı Murat Köse tarafından imzalandı. 
 
Törenin ardından Mamak Belediyesi Çocuk-Genç Meclisi'ni de ziyaret eden Bakan Özer; çocuklara hitaben yaptığı konuşmada çevreye duyarlı olmaları, sorunlardan şikâyetçi olmayıp sorunların giderilmesi için çözümler üretmelerini vurguladı.
 
"Bizim en önemli sermayemiz beşeri sermayemiz, insan kaynağımız..." diyen Bakan Özer, "Sizleri ne kadar nitelikli eğitimle buluşturup güçlü hâle getirebilirsek ülkemiz çok daha güçlü hâle gelecek. Sadece bölgesinde değil; dünyada iddia sahibi olan, söz söyleyen, söylediği de sözde kalmayan, gerçekleşen bir ülke olma yolunda bu girmiş olduğu çok başarılı süreçte sizlerin desteğiyle çok daha iyi noktalara taşınacak. Hepinize başarılar diliyorum." ifadesini kullandı.

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.